23 Şubat 2011 Çarşamba

"erdem"

-bilen'in; iyi, erdemli olması icap ettiği kanısı ne büyük saçmalık. aksi bir beklenti daha yerinde olacağı gibi, bilen'e duyulan hürmet de ne yersiz.


-neyse sevgili minik yeğenimin ismi olduğu için o biraz büyüyene kadar tahammül edebilirim sanırım şu "erdem"e.


(ne güzel demiş: "ben kötüyüm! erdem kimin adı?")
(yalayarak-tükürerek-durup kusarak öğrenenlere selam.)

21 Şubat 2011 Pazartesi

bütün bir geceye yayılan ağrılı ve titremeli bir rüya.

akşam boyunca, aklımda bir sürü kısa, bir de uzun metraj film fikri vardı. ateşim yüksek, ağrı bir çok yerde, titreme her yerde. yatağa yatıp iyice cenine benzetip vücudumu, bir süre daha bunları düşünmeye devam ettim.

ve uykum boyunca almanya'nın bir sürü yerinde, bir sürü kısa film çektik. ara ara uyanıyordum rüyadan, ya da öyle hissediyordum. çekileduran filmlerin, aklımdakileri tıkır tıkır gerçekleştiriyor olmanın hazzını hissedip, yeniden uykuya dalıyordum, yeni bir filme doğru.

20 Şubat 2011 Pazar

melodikAğrı.

ağrı, sessizce, usul usul yerleşiyor sırtın sağ üst köşesine. bi süre orda takıldıktan sonra sağ böbreğe doğru inip biraz da orda konaklıyor. kalbe yöneliyor, oraya yerleşiyor, bi süre de orda...

bitimsiz bir merdivenden düşeduran ben.

zihnimin kült ablasında söndürdüğüm yarım sigaralar.

dudaklar, koltukaltı, boyun, kemikler...

kemikli kadınların, dik dik bakılası oyukları.

melodika dik dik bakıyor melodika dikkat kesiliyorum dik dik dikkat melodi kalıyor elimde dimdik kalkıyor ayağa melodika!

27 şubat 2011-S.E.T / ŞEBEKE "önyıkım" gecesi @HAYALBAZ @izmir

Sahildeki çölde boynu bükük dağ bisikletleri, yersiz yurtsuz ve sevimsiz bir ''sırıtma'' halinden muzdarip insan evlatları, dantelli çay partileri, aristokrasinin doymak bilmeyen kurabiye sevgisi, başbakanlık rüyaları gören apartman yöneticileri, bostanlı sahilindeki bistrolar, kolejli teen kız etekleri, güzelyalının bomboş duvarları, kültür müdürü şairler, atatürk bulvarları, cumhuriyet meydanları, mermer memeli heykeller, sarışın şehrin kumral anarşistleri, yurtsever cepheler, deniz ve mehtap sordular seni neredesin, her akşam votka rakı ve şarap...


YIKIM BİR ÇAMUR YAĞMURU GİBİ YAĞSIN SAHİLDEKİ BU ÇÖLÜN ÜZERİNE ÜZERİNE!

20 şubat 2011 gündüzünde havlayan köpeğe takılan akıl.

onu bekliyorum. gelicek, eşyalarıyla ilgilenicek, sonra çıkıcaz, bi yerlere gidicez. bu köpeğin acaba derdi nedir onu böyle canhıraş havlatan. masanın üzerinde duran avokado meyvesi. melodika, makas, küllük, bişeyler bişeyler. dün gece eve nasıl geldim hatırlamıyorum ama sırtım çok ağrıyor. gözlerim bebek gözü gibi. köpek hala havlıyor. eşyaları burda. yeleği, paltosu, çantaları, örgüsü. odaya uzun zaman önce sinmiş ve kalmış, artık odanın elektrikli soba kadar değişmez bir unsuru olan kesif zozan kokusu, hemen hürmetle onun kokusuna devretti kendini. o kokuyor artık. bu eşyalar gitse de burdan, bu oda artık o kokar.
(bu fotografı niye koydum. gözümüz kemik görsün boyun görsün.)